Eröffnung
24.04.2009
Öffnungszeiten
Fr/So
von 20h-22h
Homeland
As a child I grew up in different places of Turkey because my father’s job required us to move often. Each new place meant a new world to me. As a child, It was not hard to adapt to these new locations.
Later, I moved to Istanbul for my higher education. My youthful excitement and curiosity replaced my childish enthusiasm and helped me adapt to the big city. Although this adaptation wasn’t as easy as it used to be in my childhood days, I managed to build a new life.
During my university years, the possibility to travel and break outside the mold of my youth became a new reality. As my horizons expanded, though, my understanding of a “homeland” grew more complicated and fragile. A deep feeling surged in me: I began to sense that with each movement my sense of “belonging” had become more and more vague. The foundation I stood upon had become a slippery surface. While this volatility of belonging gave me a feeling of freedom and independence it also made me wonder about whether belonging to a certain place and time is possible for me.
With the passage of time I have, of course, changed a lot. But my homeland of Anatolia, which I left behind, has also changed. During my recent travels in Anatolia, I have encountered many images, situations, and people that have aroused in me both feelings of intimate familiarity and also great distance. These contradictory feelings have forced me to dwell on the issue of “belonging.” From this, new questions have emerged.
At a very fundamental level: Who am I? Is there a place in which I feel most at home? What does the concept of “Homeland” mean for me? Most importantly, with the blurring of mental and physical borders in the today’s’ world, can an individual belong to a specific place?
Serkan Taycan
Memleket
Çocukluğum babamın görevleri nedeniyle Anadolu’nun farklı yerlerinde geçti. Gittiğimiz her yer benim için yeni bir dünya demekti. Bu değişikliklere alışmak çocuk aklımla bana çok zor gelmiyordu.
Ardından üniversite eğitimim içın İstanbul’a geldim. Çocukluğun yerini alan gençlık heyecanın yardımıyla, zorlanarak da olsa büyük şehire zamanla uyum sağladım. Burada, kendime ait bir hayat inşa ettim.
Üniversite yıllarında yaptığim seyahatlerde ufkum genişliyor ama bir yandan da “Memleket” le, Anadolu’yla bağlantım giderek kırılganlaşıyordu. Bütün bu yer değiştirmelerle “Aidiyet” hisssimi gittikçe kaybettiğimi hissediyordum. Üzerinde durduğum zemin giderek kayganlaşıyordu. Beraberinde getirdiğı özgürlük, uçuculuk hissi hoşuma gittiğinden bu durumu çok da dert etmiyordum.
Geçen bu sürede oldukça değişmiştim. Sadece ben değil geride bıraktığım “Memleket”, de değişmişti. Son yıllarda Anadolu’ya yaptığım yolculuklarda karşılaştığım durumlar, imgeler, yaşadığım olaylar bana çok tanıdık, bir o kadar da uzak geliyordu. Beni tekrar aidiyet duygumu araştırmaya, yeni sorular sormaya yönlendirdi.
En temelde; Kimdim? Kendimi ait hissettiğim bir yer var mıydı? “Memleket” benim için ne demekti? Sınırların bu kadar belirsizleştiği bir çağda insan kendisini bir yere, ülkeye ait hissedebilir miydi?
Serkan Taycan